top of page
  • Cem Galip KAHVECİ, PCC

Zan


Zan

Genel geçer ve sözlük anlam karşılığı kuşku, şüphe, sanı, sanmak, zannetmek olarak herkesin doğduğu günden beri bildiği bir kavram. Net bir kanıt gösteremeden ve/veya şahit olmaksızın sadece varsayımlar üzerinden bir konu, olay, durum hakkında yorumda bulunmak, fikir belirtmek, onay vermek, kaynak göstermek. Daha değişik boyutlarda da bir çok anlam taşıyan sihirli bir sözcük. Ama sihirli derken çok da masallardaki kadar masumane değil tabii ki.


Bu sözcüğü eğer kontrolsüz, bilinçsiz ve/veya birine zarar vermek için kullanmaya kalkarsanız, yuva yıkılır, iş batar, aralar bozulur ve daha kötüleri de yaşanır. Hele bir de bu konuda biraz deneyimli biriyseniz vay o zannın altında kalanın haline... Geleneksel toplumlarda daha etkili olan bir kavram. Eğitim seviyesi yüksek, kişisel bilincin oturmuş olduğu, yaşadıkları çevreye ve kendilerine bir şeyler katmayı amaç edinmiş sadece bununla meşgul olan toplumlarda pek pirim yapmayan gereksiz bulunan, işe yaramayan bir metod.


Bundan korunmak gerçekten güç. 'Çamur at izi kalsın' deyişi bile var.


Hani çok yüzeysel olarak normal cümle akışını tamamlayıcı, sonrasında takip gerektirmeyen, ispat istemeyen, kulakları dikleştirmeyen 'bence' anlamına eşdeğer bir kalıp olarak kullanılırsa o zaman güzel. Ve keşke hep böyle kullanılsa(!)


Travmalar sonucu, dönemsel davranış tutarsızlıkları ya da tamamıyla bilinçsizce kullanılan sihirli kelimemiz(!) zan, yanlış ellere geçerse tahrip gücü yüksek bir hale geliyor. Bu travmatik kişilik, hasar derecesini belirleyemediği gibi süreç olarak zaten fikirsizdir. Yani birine vereceği zararın boyutlarını bilemediği gibi ne kadar süre ile o zarara maruz kalacağını da kestiremez tabii ki. Çocukluk döneminden kalan hasarlar sonucu ilgi çekmek, fark edilmek, toplumda yer edinmek amaçlı kalitesiz bir davranış ya da davranış bozukluğu bence. Özellikle altını çizerek belirtiyorum, akademik açıklamalar değildir, benim bir yaşam koçu olarak deneyimlerim ve eğitimlerim sonucu vardığım çıkarımlardır. Bunu belirtmemin sebebi zan altında kalmamak:)


Fark edilme tatminini yaşayamamış bu tür kişilikler aynı zamanda kişisel gelişimiyle ilgili her hangi bir yatırım göstermeyip çaba sarf etmediğinden toplum arasında var olabilmenin ancak bu ve bunun gibi kalitesiz davranışlar yoluyla sağlanabileceği kanısına varırlar. Yani yukarıda belirttiğim gibi bir metod.


Ben kişisel gelişimi çok destekleyen biriyim.

Bunun sayesinde nelerin değişebileceğini, nelerin düzelebileceğini, nasıl fark ve farkındalık yarattığını, seneler sonra bile insanların hayatlarına nasıl dokunduğunu görmüş, deneyimlemiş ve bu konu üzerine çalışmış ve çalışmakta olan biriyim. Bu sayede yaşanılan sosyal çevrenin ne kadar verimli olabileceğinin farkındayım.


Peki ne yapılabilir?

Eğer fark edilmemişlik travması yaşamışsan, yakın çevrenden sağlıklı temas iletisi alamamışsan; yaşadığın çevrede yer edinmek, sözü dinlenebilir, kabul görmüş biri olmak istiyorsan, önce bir adım geri atıp bulunduğun yere ve yaşadığın ana bir de bu açıdan bak derim. Demek ki kabul görmeyen bir davranış ve üslup içersindesin. İnsanlar seni zorla kabul etmek zorunda değiller. O zaman durum değerlendirmesi yaparak 'neyi farklı yapsam beni kabul ederler?' sorusunu kendine bir sorman gerekmektedir. Bu soruyu sorarken bile bir takım ön hazırlıklara ihtiyacın olacak. Öncelikle bu soruyu sorabilecek ve cevaplayabilecek kadar objektif olman gerekecek. Yani hataların olabileceğinin, bu zamana kadar yanlış bir şeyler yapmış olabileceğinin, herkesin de en az senin kadar değerli olabileceğinin, toplum içindeki bireylerin karşılıklı sağlıklı iletişim kurarak birbirlerine temas ettiklerinin, aldığın geri bildirimlerin seni sinirlendirmeden gelişimine yardımcı olabileceğinin, kimseyi kıskanmadan, ayağına çelme takmadan, arkasından iş çevirmeden ondan da öğrenecek bir şeylerin olabileceğinin ve bu öğrendiklerini kendi hayatında da kullanabileceğinin farkında olman, bu farkındalığı yaşaman gerekmektedir. Bu yazdıklarım kişisel gelişim ile ilgili yetişmiş ve yetişkin bir birey olmanın ilk basamakları.


O zaman ne yapmalı?


Sana birşeyler katacak ve hayatına katma değer sağlayacak kitaplar oku, evlilik programı ve/veya yarışma seyredeceğine sana seni hatırlatacak bir şeyler seyret ya da hiç bir şey seyretme en iyisi:), bir yaşam koçuna, kişisel gelişim uzmanına danış kendine yatırım yapmış olursun veya fikirlerine ve deneyimlerine değer verdiğin birine git iki çift sohbetin belini kırın. En önemlisi değişim için istekli ol. Dünya her an değişirken sen daha ne kadar aynı yerde kalmayı planlıyorsun? Daha da önemlisi aynı yerde kaldığınımı ZANnediyorsun?:)


Ne dersin? Şimdi ki hayatına tam da buradan yeniden başlamaya ne dersin?


Sence de çok güzel olmaz mı? ;)


Kendiniz için yararlı birşeyler yapmanın dayanılmaz keyfini yaşayacağınız harika günler diliyorum.






160 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

ZAMAN

bottom of page