top of page
  • Cem Galip KAHVECİ, PCC

ZAMAN SAYACINI SIFIRLA

Güncelleme tarihi: 21 May 2021

Evet zor günlerden geçiyoruz... Hatta tam anlamıyla VUCA, volatility (uçuculuk), uncertainty (belirsizlik), complexity (karmaşıklık) ve ambiguity (muğlaklık) dünyasında yaşıyoruz. Yaşadığımız hiç bir şeyin gerçekliği hakkında kesin bir bilgi sahibi olmadığımız gibi söylenenlerin de doğruluğu ile ilgili bizi tatmin edecek her hangi bir ispata da ulaşamıyoruz. Üstüne üstlük çağımızın teknolojik ve dolayısıyla Yeni Medya akımının hayatımızın merkezinde olması sebebiyle büyük bir enformasyon kirliliği ve kalabalığı yaşıyoruz. Artık bilgiyi işleyemez hale geldik. Doğru ya da yanlış, herkes her şeyi paylaşır hale geldi. Beynimiz bu karmaşa arasında kendisine yol bulmaya çalışıyor. Çünkü onun asli görevi organizmayı ( yani bizi ) ayakta tutmak. Bu yüzden edindiği tüm verileri işe yarar bir hale getirmeye çalışıyor. Ancak problem var!


Nedir bu problem?


Duyu yollarımızla dış dünyadan edindiği verileri, tecrübeler, edinimler, depoladığı bilgilerle örüntüler kurarak organizmanın yaşamını devam ettirebilmesi için yeni şablonlar oluşturarak davranışlar geliştirme görevi olan beynimiz varsayımlar sayesinde karşılaştığı problemlere çözüm üretmeye programlı. En azından bu yetenek herkeste var (tabi kendini geliştirme ile doğru orantılı olarak). Beyin bu işlevlerini yerine getirirken zaman denilen kavramı da hesaba katarak bir süreç şeması dahilinde çalışıyor. Yani zaman ve mekan algısı... Aslında bu mekanizmayı çok kısa olarak geçtim, eğer biraz daha uzun cümleler okumak isterseniz 'DEĞİŞİM, DÖNÜŞÜM' kitabımda sizi tatmin edebileceğini düşündüğüm bilgiler bulabilirsiniz.


Ah, daha probleme gelemedik değil mi? Reklam yaparken uzattım galiba:)

Problem şu; yukarıda kısaca bahsettiğim gibi zaman ve mekan algısı VUCA DÜNYASI dediğimiz karmakarışık, belirsizliklerle dolu, muğlaklığın ve ön görülemezliğin hakim olduğu kaotik ortamların içinde barındırmadığı elementlerden. Her şey karmakarışık, istikrar yok, hiç bir şey belirgin değil, algoritma kurmanın neredeyse imkansız olduğu, herkesin konuştuğu ama hiç kimsenin gerçeği bilmediği bu tür ortamlarda doğal olarak zaman ve mekan denilen kavramlar da belirsiz. Yani, 'bu salgın ne zaman bitecek, kim bitirecek, nasıl bitirecek, dünya eski normlarına kavuşacak mı, sonrasında neleri kaybedeceğiz ya da kazanacağız, bize bir şey olacak mı, bundan sonra ben bu yeni dünyanın neresinde yer alacağım?'... ve daha da çoğaltabileceğimiz bir çok soru beynimizde dönmekte, öyle değil mi?


Şimdi bu kaos içinde beyinimiz çözüm üretmeye çalışıyor ama elinde işe yarar somut veri yok. Hep acaba, nasıl gibi sorularla o da ayrı bir kaos içinde. İşte bu kaosu yaşamasının en büyük sebebi zaman ve mekan ile ilgili netlik kazanamaması. Çünkü başlangıç ve sonuç noktası belirleyememesi benim zihinsel spazm diye tabir ettiğim bir gerilime yol açıyor. Bu gerilim Freud'un kuramına göre haz ilkesi olarak adlandırılan haz doyumuna ulaşmamızı geciktiriyor ve bu da bize anksiyete yaratıyor. Yani mutlu olabilmemizin zamansal boyutunu kestiremiyoruz böylece mutsuz olmaktan kaçamıyoruz. Ne yaman çelişki ama... Nasıl kafanızda bir şeyleri biraz daha canlandırabilmişimdir umarım.


Bir de şu açıdan anlatayım da tam olsun bari. Bebekler doğdukları andan itibaren ağlamalarının en büyük sebebi haz doyumlarının gecikmesi. Yani hemen anında, şimdi, burada memeyi ister (İd). Anne karnındayken bunu fazla kafaya takmaz çünkü herşey oradadır. Ne zaman doğar dış dünyanın gerçekleriyle karşılaşır, hemen istediği anda memeye ulaşamaz. Anne mutfaktadır, temizlik yapıyordur, ağlamasını geç duymuştur vesaire. O zaman basar yaygarayı. İşte bu yok edilme gerilimidir. Ama aynı zamanda bu süreç onun egosunun gelişmesine fayda sağlar. Neyse burada da fazla teknik bilgilere girmeden hemen sadede geleyim:)


Dedik ya, pandeminin ne zaman, nasıl, nerede sona ereceği ile ilgili bir kesinlik olmaması bize bu gerilimi yaratıyor.


Peki bununla başa çıkmak için neler yapabiliriz? (Aslında yazının bundan sonraki kısmı benim pek de hazzetmediğim maddeler denilen sıralamalardan oluşuyor. Ama bu maddeler verilmediği zaman da insanlar pek düz yazı okumaya hevesli olmadıkları için haplar halinde bilgiyi almayı tercih ettiklerinden ben de yazımı okunur kılmak için vermek zorunda kalıyorum). Hadi, ben de maddelerimi sıralayayım o zaman:))

1- Bir kere içinde bulunduğumuz durumu kabullenmemiz gerekir. Bunu bastırmaya çalışmak, yok saymak, inkar etmek bize hiç bir yarar sağlamayacak. Aksine, çıkmaza sokacak. Çünkü kafamızı nereye çevirsek doğal olarak gündemin başında bu konu var. Her yerde bu konuşuluyor, herkes bunu konuşuyor. Yani nereye kadar bu savunma mekanizmanız işe yarayacak? Bir zaman sonra bu gerçek ile yüzleşeceksiniz. Duygusal dayanıklılık için birinci şart kabullenmek.


2- Hepimiz istisnasız uyumlanma becerisi ile dünyaya geliyoruz. Dış dünyaya uyumlanabilme becerimiz sayesinde hayatımızı idame ettirebiliyoruz. Buna güvenin... Durumu kabullenmeniz uyumlanma becerinizi harekete geçirecektir ve öğrenme, problem çözümleme, karar verme, alternatif üretme gibi bilişsel işlevlerinizin harekete geçmesine yardımcı olacaktır.


3- Zaman algısını biraz ertelememiz bize yardımcı olabilir. Yani zaman sayacını sıfırlamamız zihnimizi bir süreliğine gerilimden uzak tutabilir. Her güne yeni bir gün gibi başlamak. Yarın ne olacak, haftaya yapılması gerekenler vb. zamansal ölçütleri en aza indirgemeye çalışmak algımızı değiştirmemize yardımcı olur. Zihnimizi gerilimden uzak tutmak bir önceki maddede değinmiş olduğum bilişsel faaliyetlerimizin etkili bir şekilde çalışmasına olanak tanır. Hani yazının ilk paragraflarında zihinsel spazm diye bahsetmiştim ya, işte o durumdan bizi kurtarır. Bir sonraki maddede değineceğim gibi pozitif düşünce içinde olmak da bize bu konuda yarar sağlar.Meraklanmayın bu sizi gamsız yapmaz ama mevcut geriliminizi hafifletmeye yardımcı olur.


4- Pozitif duygulanımlarınızı harekete geçirecek ve besleyecek her türlü enstrümanı hunharca kullanın. Hiç çekinmeyin... Müzik, arkadaşlarla sohbet -on-line tercih edilir:)- yürüyüşler, kitap, film, dans, sizi rahatlatıcı hobiler vb. daha aklınıza ne gelirse... Mevcut zihinsel geriliminizin azalması sayesinde beyniniz çözüm üretme, öğrenme, alternatifler bulma, uyumlanma gibi son derece önemli işlevleri daha rahatlıkla yapar. Unutmayın Pozitif Psikoloji diye yeni bir bakış açısı var! (Martin E.P. Seligman tarafından geliştirilmiştir). Bu madde size mutluluk oyunu gibi gelmesin çünkü Psikoloji denilen pozitif bilim dalının bizzat ilgilendiği bir kavramdır.


5- Düşünce kalıbınızı değiştirin. Nasıl yani? Şöyle; bir takım kısıtlamalar size işkence olsun diye getirilmiyor, özgürlüğünüze bir saldırı yok. Siz bu kısıtlamalar ile kendi yaşam kalımsal varlığınızı koruyorsunuz. Yani kimsenin size bir garezi yok. Çok istiyorsanız bu önlemleri almazsınız ama hem çevrenizi hem kendinizi hem de sevdiklerinizi riske atarsınız. Bunu gerçekten ister misiniz?


6- Bulunduğumuz bu süreci kendi lehinize çevirmeye gayret edin. Kendinizi geliştirin. Yeni uzmanlıklar edinin, bu zamana kadar ertelediğiniz bir çok şeyi tekrar gündeminize alın, gözden kaçırdığınız ya da önemsemediğiniz bir çok konuyu yeniden masaya yatırın ve bunlarla ilgili -eğer istiyorsanız- eylem planları hazırlayın. Artık dünya bilgi çağına girdi yani kendini geliştiren ve bilgi sahibi olanlar avantajlı durumda.


7- Kendinizle vakit geçirmeyi öğrenin. Kendinizi yeniden tanıyın. Günümüz modern dünyasında bağımlı olduğunuz bir çok suni veya teknolojik bağımlılıklar sayesinde boş zamanlarınızı doldurma yerine kendi yaratıcılığınızı keşfederek boş zamanlarınızı değerlendirin. İki kelime arasında çok büyük fark olduğuna dikkatinizi çekmek isterim. Teknolojik bağımlılıklardan söz etmişken bir noktanında altını çizmekte fayda görüyorum; teknolojiyi hayatınızı kolaylaştırmak ve ilerlemenize katkı sağlayacak şekilde kullanmayı öğrenin, vakit geçirmek için değil. Zira yeni dünya teknoloji üzerine kurulu.


8- Eğer mümkünse -ben tavsiye ederim- güne erken başlayın. Yataktan yüzünüzde bir gülümseme ile kalkın. Bedensel olarak takındığınız tavırınızın zihinsel duygulanımlarınıza etkisi olduğunu unutmayın. Ayrıca erken kalkmak size çok önemli bir hazırlanma zamanı kazandırır; panik olmazsınız, yetişme gerilimi yaşamazsınız, kahvaltınızı rahat yapabileceğiniz için kan şekerinizin düşme tehlikesi olmadan sinirleriniz bozulmadan dingin bir başlangıç yaparsınız. Özellikle büyük şehirlerde sabah trafiğinde bolca tanık ya da duhul olduğumuz tartışmaların genel sebebi budur. Sonrasında zaten bütün gün gerilimli geçmeye devam eder.


9- Sabah kalktığınızda ya sabahın temiz enerjisi ile birlikte sessizliği dinleyerek ya da dingin bir meditasyon müziği eşliğinde yapabiliyorsanız bir süreliğine meditatif zaman geçirin. Güne nasıl başlarsanız bütün günü öyle geçirirsiniz.


10- Yavaşlayın! Evet doğru okudunuz. Dünyamız çok hızlandı. Her şeye yetişmek gibi sonu olmayan bir gayret içindeyiz. Bu yetişme hali, gerilimimizi artırmakta, hata oranlarını artırmakta, gözden kaçırmalarımızı artırmakta, algı körlüğümüzü artırmakta ve en önemlisi mutsuzluğu artırmakta. Her şeye her an yetişemeyiz. Bunu da kabullenmeliyiz. Biraz sıraya sokmamız gerekli. Zamana yaymayı öğrenmeliyiz. İyi bir plan her şeyi yetiştirmemize imkan tanır. Bu yüzden günlük plan yapmaya zaman ayırmakla başlamak daha verimli ve telaşsız bir hayata kucak açmak demektir. Pandemiden sonra diye planlamaya girişmek bizi yine zamanını kestiremediğimiz bir kıskaca sokar. Bu yüzden günlük daha makul.


Şimdilik bu on maddeyi sıralamak istedim. Devamını -eğer takip ederseniz- sonraki yazılarımdan okuyabilirsiniz. Hatta yazmaya başladığım yeni kitabımın hakkında ipuçlarını da vermiş oldum:)


Bu önerilerimin en azından bir kaçını uygulama fırsatı bulursanız yazının başlarında bahsettiğim beynimiz ile ilgili çalışma disiplinini bir düzene sokmanıza yardımcı olabileceğini düşünüyorum. Böylelikle yaşadığımız bu karmakarışık dönemlerde belki de bir nebze olsun bizi rahatlatacak.


Kısacası; hep bahsedilen yeni dünya normları 'DEĞİŞİM ve DÖNÜŞÜM' ü mecbur kılmakta...


Hepimize sağlıklı günler dilerim...


Cem Galip KAHVECİ, PCC

ICF Profesyoneli



108 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

ZAMAN

bottom of page