Uzun yıllar medya sektöründe faaliyet gösterdim. Hala devam ettiğim Voice Over diye adlandırılan radyo, tv ve internet gibi mecralarda sayısız seslendirme yaptım ve yapıyorum. İşimin en önemli yetkinliklerinden biri metni doğru anlamı ile aktarabilmektir. Yani doğru mesajı, doğru kitleye, doğru zamanda en doğru şekilde verebilmektir. Etkili iletişim eğitimlerimde de aynı cümleyi sıklıkla kullanırım. Sizin vereceğiniz mesajın, konunun ana fikrini tam anlamıyla yansıtması gerekir. Karşınızdakinin algılamasını bu şekilde kolaylaştırabilirsiniz.
Bunu iletişime modellersek, mesajı veren ile alan arasında veri kaybını en asgari düzeye çekmeyi amaçlamaktadır. Hani bizim yanlış anlaşma diye işin içinden çıkamadığımız durumu önlemiş olursunuz.
Hayatınızın bir çok döneminde kendinizi defalarca yeniden anlatmak zorunda kaldığınız sahneleri gözünüzün önüne getirin. 'Hayatım beni yanlış anladın, ayy sen beni yanlış anlamışsın, öyle demek istemedim, vb.' Eminin çok tanıdık geliyordur bu cümleler.
Özellikle reklam seslendirmelerinde metni doğru okumak en birincil vazifemizdir. Çünkü reklam kısa sürede en etkili, akılda kalıcı ve her şeyi anlatabilen bir formatta olmalıdır. Reklamı yapılan şeyin tüm karakteristiği bu kısa süre içinde tam anlamı ile verilmelidir. Bu formata uygun sesler, tonlamalar, vurgular, görseller, metinler, işitsel enstrümanlar özenle ve uzun süreli çalışmalar sonucunda hassasiyetle kurgulanır.
Reklamcılık üzerinden verdiğim bu kısa açıklamalı örnek, dünyada milyarlarca dolarlık bir bütçeye sahip. Ama dikkat ederseniz altında iletişim bilimi yatmakta.
İletişim, biz sosyal varlıklar olan insan neslinin en önemli ve ayrılmaz becerisidir. Görsel, işitsel, ses, yazılı, hareketler, şekiller gibi araçları kullanarak iletişim kurarız. Bu bizim iletişimde bulunduğumuz sosyal çevre tarafından o veya bu şekilde algılanır. Bu algı artık sizin ve mesajınız hakkında mesajı alanlara bir veri kaynağı sağlar. Yani kısacası; sizin ile ilgili bir şablon oluşturur. İletişim modeliniz ve kalitesi nasıl algılanıyorsa sizin ile ilgili çıktılarda o düzeydedir. Tutarlı-tutarsız, kendinden emin, güvenilir-güvenilmez, itibarlı, boş konuşan, bilgili-bilgisiz, seviyeli-seviyesiz gibi etiketlenirsiniz.
İletişim modelimiz, davranış kalıplarımızın bir ürünüdür. Davranış kalıplarımız ise 'KONEKTOM' diye adlandırılan, bizi biz yapan ve beynimizde nöral ağların doğduğumuz günden bu güne kadar yaşadığımız her kayıdın (deneyimler, travmalar, anılar, vb.) oluşturduğu bir örüntü bütünüdür. Bu örüntü sayesinde, dış dünyadaki uyarıcılara karşı bir cevap (tepki) veririz. Yani davranışımız gerçekleşir. Bu davranışlarımızda paragrafın başında da belirttiğim üzere iletişim şeklimize yansır. Bu konu aslında kısa bir yazı için çok fazla derin. Kitaplarca anlatılacak bilimsel bir başlık.
Ben yine doğru mesaja dönmek istiyorum...
Terazinin diğer kefesinde ise mesajı doğru algılamaya biraz gayret göstermek var. Yani doğru okumak. Okumak kelimesini hem yazı hemde iletilen mesajı doğru okumak olarak birlikte kullanmak istiyorum. Bu da bir beceridir. Hatta etikili iletişimin konu başlığının alt başlıklarından biri olan 'aktif dinleme' tam da bununla örtüşür. Mesajda (sözlü, yazılı, görsel) asıl anafikri yakalayabilmekte iletişimin kalitesini artırır. Önyargılardan ve varsayımlardan biraz soyutlanabilip, daha verimli dinleyip okuyabilirsek, kendimize
özel anlam katmadan mesajı mümkün olduğunca duru algılayabiliriz. Bu bize olayları objektif değerlendirmemize yardımcı olur.
Ayrıca yazılar için özel bir belirtmede bulunmak isterim. Her kelimenin, noktanın, virgülün, cümlenin, farklı vurgularla, ses seviyesiyle, tonlama, duraklarla hatta mimikler, jestler ve postür ile farklı anlamlar kazanabileceğini unutmayın. Noktasına ve virgülüne dokunmadan aynı cümleyi en az üç farklı anlamda kullanabileceğinizi aklınızın bir köşesinde bulundurun.
Mesajı doğru verebilmek kadar doğru alabilmekte önemlidir. Eğer bu konuda kendiniz ile ilgili ufacık bile olsa bir farkındalık yaşadıysanız, kendinizi geliştirmek için hemen kolları sıvayın. Yakında çıkacak olan kitabımda bu konuya örnekleriyle değindim. Neler kazandırdıklarını, neler kaybettirdiklerini kendi yorumumla anlatmaya çalıştım.
İnanın bana iletişim tarzınız hayat kalitenizi belirler.
Sevgilerimle...
Cem Galip Kahveci, PCC
Profesyonel Koç