top of page
Cem Galip KAHVECİ, PCC

Kişisel Gelişimin ve Değişimin Önemi


Kişisel Gelişim ve Farkındalık

Kişisel gelişim. Aslında bir çok alınganlığa yol açabilecek bir kalıp. Biri size şöyle diyebilir; 'ne yani ben gelişmemiş primat mıyım? '(HAYVANBİLİM (ZOOLOJİ) TERİM: Bütün maymun türlerini ve kimi bilginlerin sınıflandırmasına göre insanları da kapsayan memeliler takımı, primatlar.)

Bir başka biri ise ; ' ben bunca sene o kadar üniversite bitirdim, master yaptım, doktara yaptım sen bana nasıl kişisel gelişimden bahis edersin.' diyerek çıkışabilir. Bu ve bunun gibi örnekleri daha da çoğaltabiliriz.


Öncelikle şunu idrak etmek gerekir. Kişisel gelişim, bir akademik kariyer demek değildir. Kaç tane tanjant, cotanjant çözdüğünle, element tablosunda kaç tane kutucuğun olduğunu ezbere bilmenle, endo plasmik retuklum (tek seferde söyleyene benden şeker) hücrenin neresinde ne işe yarar gibi size diploma sağlayacak bilgilerden farklıdır.


Biraz evvel ele aldığımız bilgi öbeklerini öğrenebilmek için kendinize ayıramadığınız vakitin telafisi diyebiliriz. Akademik kariyerimiz için aslen bizde olan değişim evrelerini, güçlü ve zayıf yanlarımızı, korkularımızı, çekincelerimizi, geçmişten bize yadigar kalan bastırılmış duygularımızı, bizi engelleyen inançlarımızı bir türlü keşfetmeden hayata son sürat saldırıyoruz. Birileri bize yap diyor yapıyoruz. 'Benim doktor oğlum' diye seviyor öyle büyütüyor sonra sınav zamanı geldiğinde kazanıyorsun ya da kazanamıyorsun ve bir hayata başlıyorsun. Peki senden doktor olur mu? Sen doktor olmayı seviyor musun? Doktor olmanın şartları ile başa çıkabilecek misin? Bu soruları sana kimse sormuyor. Git ve ol... Bir de öteki yüzü var bu madalyonun. O gazla girdin sınava ve kazanamadın. Bütün 18 yıllık hayal ve onların hayalleri yıkılıyor. Bundan sonra senden acaba ne olabilir? Modacı? İnşaat Mühendisi? Zoolog? İşletmeci?... Eee şimdi ne alaka acaba, tıp haricinde bu bölümler arasındaki bağ. Hani doktorluk, hani inşaat mühendisliği? Al sana bir travma daha. Şimdi ileride bir de bu travma ile uğraş. Neden mi? E illaki hayatının bir döneminde bu travma neticesinde sende oluşmuş bir inanç, korku, yapamama dürtüsü gibi daha çok sıralayabileceğim 'durdurucular' ile karşılaşacaksın. Bu yüzden belki çok sevdiğin ve başarılı olabileceğin bir iş fırsatını kaçıracaksın ya da motivasyonunu düşüren bir sarmalın içinde dönüp duracaksın. Sonra bir tesadüf eseri kişisel farkındalık yaşayacak bir mucize aramaya başlayacaksın. Nasıl buraya kadar herşey çok tanıdık geliyor öyle değil mi? Elbette, çünkü çok bizden bir şeyden bahis ediyorum. Bir süre önce bir danışanım ile görüşmemizi bitirmiş tam ayrılmak üzereyken beni biri ile tanıştırmak istediğini söyledi. Oğlunun koçluk hizmetine ihtiyaç duyduğunu belirtti. Danışanım bu genç arkadaşın babasına benden aldığı bu hizmetten ve nasıl faydalandığını anlatınca, babası bunu değerlendirmek istemiş. Herneyse, bir tanışma görüşmesi gerçekleşti. Baba bana 'ben neden psikolog veya psikiyatra gitmiyorumda senden koçluk hizmeti alıyorum' diye sordu. Her zaman bu sorulur inanın bana :). Bende işim gereği anlatmaya başladım, daha iki cümle kurmuştum ki baba bana çok güzel bir özet geçti. 'Arabayı devirmeden önce sana geleceğim öyle değil mi? Devirdikten sonra ise onlara gideceğim' dedi oğluna manalı gözlerle bakarak. Anlayacağınız üzere ben zaten artık o cümleden sonra icra ettiğim işin taktimini bıraktım:) Oğlu üniversite mezunu, baba da öyle. İş güç herşey yerinde. Hımmm... Demek ki bir ihtiyaç var.


Evet işte kişisel gelişim böyle birşey. Hayatta herkes mutlu olmak için yaşar. Bunun için birşeylerle baş etmeye çalışır. Doğru metodla ve yolda ilerlenirse başarılı olunur. Ama baş edilemeyen durumlar da var. Çoğu zaman nedenler pek bilinmez. Çünkü farkında olunmaz. Daha ötesi, inadına farkında olunmaz. İtiraf edilmez, yüzleşilmez. Bu kişiyi biraz evvel belirttiğimiz içinden çıkılamayan sarmalın içine hapis eder. Kişi kendi güçlü ve zayıf yanlarını bilmediği ve/veya kabul etmediği için o başarısızlık döngüsünü inatla başarmak için zorlamaya devam eder. Sonucunda, mutsuzluk, derin bir güvensizlik, küskünlük, isteksizlik ve atalet. Ama bu sadece kişisel bir sonuç değil ki, eş zamanlı olarak sosyal çevreyi de doğrudan etkiliyor. Tahammülsüz, önyargılı, barışçıl olmayan, hoş görüsüz bir beşeri ilişki. Bronfenbrenner' ın ekolojik yaklaşım kuramında belirttiği gibi 'Birey yaşadığı çevreden etkilendiği gibi, bireyin yaşadığı çevrede bireyden etkilenmektedir'( bkz:insan gelişimi için Bronfenbrenner ekolojik çerçevede § Sosyal ekolojik modeli)


Toplum olmanın hatta sağlıklı bir toplum olmanın temelini oluşturan bu etkileşim için önemli olan sağlıklı bireylerin yetişmesi gerekmektedir. Öyle ya toplum bireylerden oluşuyorsa, bu toplumun sağlıklı olabilmesi içinde toplumun yapı taşı olan bireyin sağlıklı olması gerekir. Peki sağlıklı birey derken neyi kastediyoruz? Grip olmayan, öksürmeyen, başı ağrımayan... Tabi bunlar da olmasın. Ama biraz daha farklı birşey. Zihinsel, davranışsal, kültürel, çağdaş, modern, gelişmiş bireyleri işaret ediyoruz. İşte bu kişisel gelişim ile mümkün olabilecek bir olgu. Kendinin farkında olma halidir bu. Kendini tanıma, kabullenme, keşfetme, geliştirme, ilerleme, başa çıkabilme, mutlu olma durumudur. Bir gelişim ve değişim sürecidir.


Kişisel gelişim ve değişim, istek ve kararlılıkla başlar. İnsanın kendisini önemsemesi, değerli olduğunu bilmesi ve hissetmesi çok kıymetlidir. Her insan değerlidir.


Unutmayalım ki siz kendinize değer verdiğiniz sürece çevreniz size değer verir ve birbirine değer veren bireylerin oluşturduğu her toplum çok değerlidir.


İnanın bana bu süreçte sizin en iyi yol arkadaşınız edineceğiniz iyi bir yaşam koçu olacaktır.


Sevgiyle kalın.


Cem Galip KAHVECİ, PCC




504 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

ZAMAN

bottom of page